İstifanızı yazın!

Orhan Güney'in yazısından alıntıdır.

Ali Ay, sosyal medyaya göre fikir değiştirmezse, bugün yöneticilerinden istifa dilekçelerini isteyecek.

Başkan Ay’ın, Yüksel Çolak, Hakan Dinçtük ve Ali Turan’la yollarını ayıracağı, Genel Müdür Erhan Başoğlu, Basın Sözcüsü Suat Paçacı ve İdari Menajer Hüseyin Gedik’in de topun ağzında olduğu öğrenildi.

Başkan Ali Ay ve bazı yöneticilerle, dünkü basın toplantısından sonra biraz sohbet ettik… Başkana şunu söyledim; “Herkes kötü siz çok mu iyisiniz? Akşam sosyal medyayla yatıp, sabah sosyal medyayla kalkıyorsunuz. Birinin dediğini yapınca diğeri bozuluyor. Bozulanın dediğini yapınca da başkası kızıyor. Ve hatayı yapan siz oluyorsunuz”

“Haklısın, çok takılı kaldık. Gerçi ben bakmıyorum ama arkadaşlarım bana gösteriyor” dedi.

NE FARK VAR?

Tam o sırada, Osmangazi Köprüsü’nde yaşanan olayla ilgili savcılığa yapılan şikayet dilekçeleri geldi… Yöneticiler, “Yönetim olarak biz de şikayetçi olalım” dediler.

Yine araya girdim ve “Evet yapılan kesinlikle doğru değil. Bu olayın üzerine gidiyorsunuz o da güzel… Peki, Fenerbahçe maçında sahaya giren taraftarla, bu saldırıyı yapanlar arasında ne fark var? Sahaya gireni kolluyorsunuz, dava açmıyorsunuz. Hatta, kahraman yapıyorsunuz. Bu doğru bir yol mu?”

Başkan dahil orada bulunan yöneticilerin hepsi sahaya giren taraftarla ilgili işlem yapılıp yapılmadığını bilmiyor… Çünkü, takip etmiyorlar ya da umursamıyorlar.

Sonra kulüp avukatı Jale hanım geldi; “Dava açıldı” dedi ama anladığım kadarıyla normal bir prosedürden bahsetti. Yönetim olarak açılan bir dava olmadığı anlaşıldı. Oysa ki,  o taraftar sahaya girdiği için, kulüp yaklaşık 2,5 milyon lira kayba uğradı.

KİME GÜVENECEĞİZ?

Amacım kimseyi hedef göstermek değil… Bu kulübün daha önce hiç olmadığı kadar birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Düşman değil dost lazım artık…  

Bakın çok üzücü şeyler yaşanmıştır, yapanlar da cezasını mutlaka adalet önünde çekecektir…

Şimdi yapılması gereken, olaydan sonra “Ben durmak istemiyorum. Kime güveneceğiz” diyen Harun’u, “Harun bırakırsa bizde bırakırız” diyen Batalla’yı, “Kötü oynadığımızda bizi de mi dövecekler” diyen yabancı oyuncuları, menajerlerini arayıp, “Beni burdan götür” diyen bazı yerli oyuncuları ve takımına küsen taraftarı motive edecek formüller bulunmasıdır…

Kısaca, barış zamanıdır… Kavga ederek, birilerini kötüleyerek bir yere varamadık… Kendimizi kırmak için harcadığımız mücadeleyi, İstanbul hegemonyasına karşı yapsaydık şimdi daha farklı bir yerde olurduk… Yine de geç kalmış değiliz… 

Kaynak: Olay