1-4-1-4-1

Taktiksel dizilişte Yalçın Hoca artık Kaleciyi de oyuna dahil edip adını işin koydu 1-4-1-4-1..

Bazen ürkütücü ve anlamsız olabiliyor, rakibin gaza gelip sahanıza çöreklenmesine vesile de olabiliyor ama Hoca’nın bir bildiği var ki bu tarz devam edecek..

Osmanlı maçında fark ettim ki istediğimiz zaman gaza basıp istediğimiz zaman rölantiye alabiliyoruz.

Rakibe kendi ceza sahası civarında topu evirip çevirebilme hakkını veriyoruz  skor bize o rahatlığı verdiği sürece, orta sahaya yaklaşınca ısırmalar başlıyor, bizim yarı sahanın ortalarına geldiğinde ortalık ana baba gününe dönüyor, ceza sahamızın civarını ise mayın tarlası gibi yapıyoruz....

 Top bizde iken ise ne olacağını rakip takımın kestirebilmesi pek mümkün değil..Futbolcuların büyük bir bölümü statik değil dinamik halde sürekli bir hareket var..

Amaçsız yan orta görmedik..

Çizgiye kadar in son nefesinle topu ceza sahasına yolla biri hata yapar da adamın vurur da gol olursa maç sonu mülakatında beyaz camdan gözümüzün içine baka baka bizi aptal yerine koyarak futbolcularım dediklerimizi yaptılar lafını dinle..

Taktik dedikleri bu..

Maç içerisinde 60 kez orta yapmıştık geçen sene bir maçta tek kafa vuramamıştık..Şu ana kadar böyle aptal kaç tane orta yaptık hatırlamıyorum..

Oysa şimdi tüm ataklar hızlı, topu kullanarak en müsait anı en uygun futbolcuda tamamlama felsefesine dayalı planlı ve organize..

İzlemekten büyük keyif alıyorum..

Birkaç haftadır Yalçın Hoca’nın demeçlerine dikkat kesildim..

Hoca en kestirme deyimiyle futbolun ne olduğunu ve ne olmadığını çözmüş..

90 + küsür dakikanın tribündeki taraftarlar ve televizyonları başında izleyenler için nasıl oynanmalı da  körler sağırlar birbirini oyalar gibi bir basit anlamda salak bir mantıktan ayrışıp salt aptal aptal 3 puan peşinde koşmanın ötesinde , 3 puan alırken zevk vermenin ASIL  olduğunu kavramış , futbol denilen bu oyunu tanımlar-yorumlar-profesyonel anlamda iş anlamında detaylandırırken ise oyunun içerisindeki isimleri de eğer Gerek varsa-Gerektiği gibi-Gerektiği kadar ve Gerektiği zaman bahse konu ederken psikolojik olarak da insana ait analizleri doğru ve anlamlı olan Sayın Yalçın Koşukavak’ı saygı ile selamlıyorum..

Yaz sezonunu alt yapı ile geçirirken her anlamda çok sıkıntılı bir süreçten geçen Bursaspor’un hocası olmak çok fazla şey ile yüz yüze iç içe olmayı gerektirir..Yaşanan ve sızmayan şeyler var mı bilmiyorum ama yukarıda ifade ettiğim çözümlere ulaşabilmiş bir insan için tahtanın açıldığı ana kadar yaşananlar aslında oldukça sert bir deneme süreci..Hoca bu süreci ekibi ve sportif direktörümüzle beraber başarıyla geçti ve patlamaya hazır bir bomba gibi olan bir camianın hocası olarak oldukça başarılı lig sınavı verdi..

Alt yapı ile Akhisar ve Eskişehir’den 6 puan aldı.

Ve nihayetinde  tahta açıldı son günde 13 transfer yaptırdı ve şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla tamamı nokta transfer..

Osmanlı maçı gençlerle transferleri nasıl birleştireceği konusunda çok merak ettiğim bir maçtı Fener maçında prova yapmış ise de;

 fantezi yapmayı seven,

kolayı varken olayı yapmayı seçerek eline yüzüne bulaştıran,

tekerleği yeniden icat  etmeye çalışırken bir çuval inciri berbat eden,

hiçbiriniz bilmiyorsunuz bu işin mucidi benim derken sapla samanı karıştırıp madara olan,

durduk yere fol yok yumurta yokken dahi olduğunu ispat etmeye çalışan,

en kritik maçta futbolcu değiştirmeyi unutan ve ne acıdır ki;

bu takımın hocası 1 haftalığına ben olsam ve hiç antrenmana gitmemiş olsam ne değişirdi dedirten, hangi oyun anlayışı hangi taktik hangi farklılık ne değişiyor her hafta aynı şey aman yarabbim bunun adı taktik olamaz  dedirten o kadar hoca gördük ki dün 1 bugün 2 olsa da Yalçın Koşukavak ve ekibini tebrik etmemek mümkün değil..

İyi ki gelmişsin hocam..