Kurt kapanı!

Tarihte ilk kez Metehan tarafından uygulanan savaş taktiğinden alıntıydı sanki Karabük maçındaki oyun planımız..
Rakibin üstüne gider gibi yap ver topu oynuyoruz sansınlar bırak üzerine gelsinler arka tarafı boş bıraksınlar, topu kaptığında saldır ve zaten direnci zayıf olan rakibini eleğe çevir..

Rakibin üzerine abanırsak kapanmış rakibi kolay çözemeyebiliriz diye düşünülmüş bir oyun planıydı bence..Kaleye 20 yaşındaki yedek kaleciniz ilk kez geçecekse, kaleciyle defans arasını fazla açık bırakmadan sonuç alınabilecek en efektif oyun planıydı..
Sonuç alındı da..

Evet son bölümlerde Pablo’nun , Stancu’nun, Delarge’ın kaçırdığı pozisyonlar olmasa Muhammed’in kurtardığı pozisyonu konuşmazdık bile…

Can havliyle rakibinden can koparmaya çalışan Karabük’ten 3 puan aldık ya biz buna bakalım, tadını çıkarın beyler..Hocanın işini kolaylaştırın topla oynama oranımız %40 mış, falan filan sallayın gitsin... Aptal aptal referans koyup bir de yorum yapıyorlar...
Takımın patronu söyledi son 30 dk'dan mutlu değilim diye bulur çözümünü dert etmeyin...

Kim ne derse desin Bursaspor’u seyretmek bana muhteşem bir keyif veriyor..
3-2-4-1, 3-5-2, 5-3-2, 6-4 tüm varyasyonları 25-35 mt arasında daracık bir alanda gerçekleştirirken takımımızın rakibini aciz bırakmasını, topu kaptığında ise piranhalar gibi ısırmasını izlemek sıra dışı bir ayrıcalık..

Biraz geçmişe gidelim mesela Arnavutluk maçında 10 kişi kalan rakibine karşı taktik geliştirmekte ve diziliş değişiminde çok geç kalarak maçı çevirmeye istekli futbolcularına pek de yardımcı olmayan Lucescu ile aynı hafta Kasımpaşa maçında 10 kişi kalan rakibine göre derhal taktik değiştirip tüm 2.yarı boyunca yüklenerek ceremesini de maçın son düdüğünden önce alan Le Guen’i kıyas etmedim değil…

Futbolun ofansif tarafına katkı koymaktan zevk alan 2 bekini törpülemeyip ileri geri gardrop sürgüsü gibi hareket etmelerine olanak veren, genç Ertuğrul’u da monte ederek güçlü bir savunma hattı oluşturan; son derece basit, izlemesi zevkli , gol pozisyonuna girmenin an meselesi olduğu, bir o kadar da riskli bir kurgu yaparken ön liberolarının insiyatif alma - oyunu 2 taraflı oynama melekelerini geliştirerek hücumda ve defansta kenarların dahliyle kalabalıklaşarak kısa takım boyu içerisinde rakibin maymalatıldığı bir taktik anlayışı..

Allah’a şükür muhteşem bir profesyonel, hayranlık uyandırıcı evsafta rafine bir kişilik ve futbol üstadı bir adam Bursasporumuzun başında ve biz de buna tanıklık edenlerdeniz..

Söyledikleri, düşünceleri, maç esnasındaki tutumu, meselelere yaklaşımı, taktisyenliği, futbol adamlığı, insanlığıyla bende derin bir iz bıraktı Le Guen..Bırakınız forumları, köşe yazılarını; tv yorumcuları bile taktik konuşur oldu konu Bursaspor olduğunda..

Yenmişiz yenilmişiz çok fazla umurumda değil..
Bu gözler neler gördük neler…

Stresten inim inim inlerken oyuncu değişikliği yapmayı unutan anlı şanlı isimler, Dünyaları ben yarattım Bursaspor da kim edasıyla tribünleri yanına alma çakallığı göstererek OLASI başarısızlığın SİGORTASINI önceden hazır eden, futbolcusunu ezen ve ezdiğinin de farkında olmayan sözde üstatlar, tekerleği yeniden icat etmeye çalışarak DAHİ olduğunu göstermeye çalışan ama dahi olmadığını bir tek kendi bilmeyen zavallılar, Rakibin sağ kanat hücumuna ön-arka uyumlu 2 sol kanat yerleştirmeyi, kanat akınlarıyla çizgiye kadar inerek yapılan ortaları pivot santraforun gole çevirmesini, araba sileceği gibi al gülüm ver gülüm bir sağa bir sola ceza sahasına kadar girip düğün gecesi yatak odasına girmek istemeyen damat gibi topu eveleyip geveleyip verkaçlarla ceza sahasına girmeyi, tüm bunları yaparken de 4-2-3-1 gibi - futbolla alakası olmayan Alaska’nın ücra yerlerinde yaşayan algısı yüksek bir balıkçının bile zart diye akıl edebileceği bir şablonu ve bunun benzeri sıradan bir yığın hikayeyi taktik diye futbol adamlığı diye bize yutturan ve yutturmuş olan deli derya ismin teknik direktörü olarak yer aldığı pazaryerinde, Le Guen’i Bolşov tiyatrosunda sahne alan elit bir sanatçı gibi görmenin yudum yudum zevkini almaya çalışıyorum..