Ortaya!

Altınordu’yu güzel bir ikinci yarı futbolu ile dize getirip 6 alt yapı oyuncusu ile  başlayıp neredeyse U21 ligi oynuyormuş gibi maçı bitiren takımı alkışlarken Giresun maçını bekledim zira Altınordu’ya nazaran daha cüsseli, tecrübeli, olgun futbolculardan oluşan kadroya karşı ne yapabileceğimizi çok merak etmiştim..

Tüm kardeşlerimiz ellerinden geleni yapıyorlar farkındayız ama mental yetersizlik, henüz olgunlaşmamış teknikleri, tecrübe noksanlığı, fiziksel yetersizlik, kondisyon, süreklilik gibi faktörler ibreyi tersine çeviriyor…Üstelik daha lig yeni başladı ve kart cezaları, yorgunluklar, sakatlıklar, hava ve saha koşulları haftalar ilerledikçe etkinliklerini hissettirecek..

Ataberk muhakkak her sorumluluk sahibi sporcu gibi performansını tekrar tekrar izleyip sorguluyordur kendini… Onu baskı altına sokmaktan ziyade görmek lazım ki gencecik çocuk Altınordu maçında da, bu hafta da kaç pozisyonda ipten aldı takımı !

Bir de Serdar Özkan meselesi var…Altınordu maçında oyunun son bölümlerinde oyuna girerse arka bahçelerinde petrol ararız yada hiç olmazsa Serdar’ın varlığı onları biraz temkinli olmaya zorlar  diye ummuştum işin açıkçası ama maç sonrası yaşananları öğrenince herhalde Mustafa Er’in de bir bildiği var diye düşünmüştüm…Ancak Serdar Özkan’ın bugünkü açıklaması işin tuzun biberi oldu..

Nedir bu Hocam?

Tabii ki bir futbolcu beni oyuna neden almadınız diye sitem etme hakkına sahiptir..Oyuna, gidişata, kulübeye ve kendine olan ihtiyacı görerek hocasına bunu sorar...

Futbolcu zekidir..O yaşta bir futbolcu oynamaya hazırken ve yarı yaşındaki gençler oyuna alınırken ses çıkarmıyor da bunu içine sindirebiliyorsa onu takımdan yollamanız gerek, neden beni oyuna almadın diye soranı değil..

Kusura bakmayın ama sizin açıklamalarınızla Serdar’ın açıklaması örtüşmüyor…Tutarsızlık var

ADS 36 yaşındaki Gökhan İnler ile 1+1 yıl kontrat yapıyor, paranız yok pulunuz yok içtiğiniz su bile hayrat olmuş benim için para önemli değil diyen bir futbolcuyu idare edememek hoş bir durum değil...İyi bir teknik direktör yalnız taktik, teknik, kondisyon gibi futbolun kendisini değil; futbolcunun idaresini güdülenmesini de becerebilendir..Giresun maçında da 1-0 dan sonra Serdar Özkan’ın kontralarıyla skoru ikileyebilmemiz mümkün olabileceği gibi rakibin abanmasını da engelleyebilirdik..

Allah’tan bu sezon maçlar SEYİRCİSİZ oynanıyor ve DEPLASMAN diye bir sıkıntımız yok…

Ama istemesek de zaman ilerliyor ve takvim yaprakları bir bir tarih oluyor..Bugün ayın 30’u..Dananın kuyruğu koptu kopacak..

İrkilip hepimizin kendimize gelmemiz gerek zira bu çoğunluğu U21 olan futbolcularımızdan 600 küsür milyon tl  borcu olan ve 30 Eylül’e kadar da puan cezası almamak için en az 25 milyon bulup buluşturması gereken ŞAMPİYON BURSASPOR’u , TFF 1’den alıp ne yapıp edip Süper Lig’e taşımalarını istiyor ve bekliyoruz…

Görünen o ki şehirden Bursaspor’a dişe dokunur, türbülanstan çıkmamızı sağlayacak bir katkı gelmeyecek…Bu kadar borcu Başkan ve Yönetim Kurulunun ödemesi de beklenemeyeceğine göre elimizde fazla seçeneğimiz kalmıyor.

a-      Bırakalım gittiği yere yani kulübün kapısına kilit vuruluncaya kadar gitsin.

b-      Basketbol takımında olduğu gibi Bursaspor’un bir firma ile bir bağını oluşturmak karşılığında ciddi bir finansal destek elde etmek..

c-       Vakıfköy’ü derhal satıp kısmi olarak borçlarınızı ödersiniz..Bu arada da Alt Yapınız Özlüce’de geçici olarak çalışırken  Nilüfer yada Büyükşehir Belediyesinden alt yapı için uygun bir arazi tahsis ettirip, belediye ve inşaat firmalarının ayni ve nakdi yardımları, reklam ve sponsorluklar karşılığı çok daha işlevsel ve günümüz koşullarına göre imar edilmiş yeni bir Bursaspor Akademi inşa ettirirsininiz..

Yada; Onu istemiyorum, bu şöyle, Bursaspor’u kafalarından silmişler gibi açıklamalar yapmak yerine elinizdeki tüm futbolcuları Süper Lig hedefine konsantre ettirip bu sene ne yapıp edip yukarıya kapağı atmak için Kan kusup kızılcık şerbeti içiyorum demeniz lazım..

Durumumuz vahim..