Sanki..

Duygularımın küllenmesi için birkaç gün beklememe rağmen UZATMAYA GEREK YOK demiştim..
Zira Hamza Hoca, bence konsantre başlamadı Lig’e..
Adana ve Başakşehir maçlarındaki İlk 11 tercihleri, değişiklik tercihleri, oyuna müdahale ettiği dakikalar-duruma tahammülü ve özellikle tribünden bariz görünen aksaklıklara, olmayacak duaya amin demek için beklermişçesine pozisyon almadaki tarzı ve bence Başakşehir maçındaki formsuzluğu; sezonun daha henüz başında aç kurt gibi olunması gerekirken bezgin Bekir janrı, beni o gün o başlığı atmama ve hocayı istifaya davet etmeye itmişti..

Uyarılar, eleştiriler kızılması gereken değil, en azından şahsi menfaat için dikkate alınması gereken enstrümanlardır..
Eleştirilere kulak asan ve gereğini yapan vezir olur, kulağını tıkayan rezil olur..
Başakşehir protestoları ve akabindeki yerel medyanın eleştiri okları bence işe yaradı..
9 puanla Bursaspor ve Hamza Hoca yukarılarda..

Fener maçında son derece konsantreydi Hamza Hoca..
Tebrik ederim
Ayağımızı yorganına göre uzattık..
Bu kadroyla yapılabilecek en doğru oyunu oynadı Bursaspor..
Mütevazi bir şekilde savunma yapıp kontralarla sonuç almaya çalıştık..
Ve oldu da..
Teşekkürler..

Kayseri maçında da konsantre idi Hamza Hoca..
Hata yapmadı..
Yaptığı değişiklikler oyuna etki etti…
Yenilgiden geri gelip 3 golle 3 puanı almak kolay değildi ama takımımız başardı..

Batalla’ya altın sırmalı bir parantez açmak lazım kapatmamak üzere…
Israrla, inatla ve profesyonelce aynı lezzeti her maçta veriyor bizlere…
1.70’lik boyuyla 3 kafa golü ve bir o kadar asist..
Kaptanlık baskı oluşturur derler hikaye…
Muhteşem bir numune aslında kalp gözü açık olan insan için..
O yaşta, kaptan, tribünlerin 1 numarası ama PMB10 hala hamal gibi çalışıyor ve takımını idare ediyor..

Ertuğrul’la Kubilay gibi 2 genç kardeşimizin tecrübelenme ve yeni transferlerin adaptasyon sürecini 3 galibiyetle geçirmek büyük bir avantaj..
Emre, Deniz, Erdem, Serdar gibi sakatlıkların yaşandığı süreçte minimum puan kaybı yaşanması özel bir durum..
Zor bir ekonomik süreçten geçerken bilet geliri minimumken, Federasyonun puan primiyle paralanmak herhalde harika bir şeydir…
4 maç 3 galibiyet ve haftaya da lig sonuncusu Kasımpaşa ile evimizdeyiz..
Alınacak 3 puan çok önemli..

Göze hoş gelen futbol oynamıyoruz..
Derli toplu savunma yapmaya çalışıyoruz gol atmayı kulak ardı etmeden..
Rakibi abluka altına alıp panikletip zaaflarından yararlanarak sonuca gitmeye değil de denge futbolu oynayarak 3 puanı almanın bir yolunu bulmaya çalışıyoruz..
Bunu şu ana kadar da başardık..
Her zaman bu strateji geçerli olur mu,bilmiyorum..

Peki bu futbol bizi nereye kadar götürür ?
Gol attığımız sürece zirveye kadar götürür..
İyi savunma yaprak başarılı olursunuz, gol atarak ŞAMPİYON olursunuz…
İşin formülü budur..
Necid’i de oyunun içerisinde golcü kimliğine bürünmüş olarak tutma mecburiyetimiz var..
Yolumuz uzun…

Şu ana kadar işler istediğimizden de iyi gitti..
Çizgiden çıkarılan topları, direklerden dönen topları gözümün önüne getiriyorum, 2 maçtaki geri dönüşü düşünüyorum da !!
Bu yolun sonunu bir yerlerden hatırlıyor gibiyiz sanki sanki...