Sportif direktörlük ve fazlası

2016-17 sezonunun sonuna yaklaşılırken düşünüyorum da; yıllar sonra malzemecisinden, futbolcusuna, başkanından taraftarına hiçbir Bursaspor’lunun hatırlamak istemeyeceği ama hafızalarımızdan da silinemeyecek bir sezon yaşıyoruz…

Küme düşme korkusunu üstümüzden atmışken ve sezon sonunun gelmesini iple çekerken Sayın Başkan Ay’ın; “Avrupa hayali uzak değil, birkaç maç alırsak ilk 5 potasına gireriz” demecini; bu para yokluğunda TFF’nin uyguladığı para puan promosyonundan mümkün olduğunca pay kapmak amacıyla futbolculara yönelik verilmiş bir ara gazı olarak kabul ediyorum..

Avrupa Avrupa Avrupa kelimelerinden sıkıldım…Bu takım gitse gitse İstanbul’un Avrupa yakasına maça gider..O da terfi olarak değil mecburiyetten…
Bu kadro ile düşmediysek, bizden kötü 3 takım var demektir..
Bu kadro ve bu oyun ile Avrupa Kupalarına katılma hakkı elde edersek bu lig harbiden TIRIŞKA demektir..

BENCE BU İŞ BÖYLE GİTMEZ…

Bu sezon KAFAMIZIN DUVARA VURMUŞ OLUYOR OLMASI AÇISINDAN tarihi anlamda kritik bir sezondur…

Sezon başında Sayın Ay ve Y.K ısrarla ve inatla HH’nın yanındayız, Hocamız şöyle iyi, böyle kibar, şöyle iş aşkı var, böyle bilmemne diyerek bize güvenin, hocaya güvenin, kadroya güvenin lamı cimi yok seneye Avrupa’dayız diye veryansın etti durdu..
Günün sonunda ne HH kaldı ortada, ne bir hedef..
Güvenin denilen kadro da ortada..
Demek ki; istemekle, umut etmekle, düşünüyor olmakla, Başkan’ın şahsi servetini vaktini emeğini enerjisini tamamen Bursaspor’a harcamasıyla (Allah razı olsun) OLMUYOR…

Bu işin bir JANRI var ve bunun kafamıza dank etmiş olması gerek..

UZUN LAFIN KISASI, bize bir SPORTİF DİREKTÖR lazım..
Bu adamın da karakter, bilgi, vizyon, iletişim becerileri, futbol derinliği vb alt başlıklarda KULÜP & TARAFTARLA aynı havayı soluması-aynı kaptan su içmesi ama ufukların efendisiymişcesine BURSASPORUMUZUN gelecekteki teknik patronaj sinsilesini bir zemine oturtması ve bunun bir devamlılık nesasıyla ve Bursasporluluk olgusuyla adım atacak bir mekanizmaya dönüştürülmesi ve GELECEĞİ PLANLAMASINI yapacak bir isim olması gerekir..
Bu konudaki en uygun isim Ivan ERGIÇ’dir..

Tepede böyle organize olamazsak geleceğimiz karanlıktır..Paralar çar çur olur, yıllar büyük bir israfla akar gider, deneme yanılmayla bu gemi daha uzağa gidemez..

Teknik direktörün Alt Yapı sorumlusu ve teknik direktörün başkanla arasındaki ilişkinin de OLMAZSA OLMAZI SPORTİF DİREKTÖRDÜR…

Ancak bunu egoları olan, zart zurttan medet uman ve bunu teknik direktörlük zanneden– entelektüel bilgi dağarcığı zayıf olan –koca koca isimli kerameti neden meçhul olduğu bilinmeyen kimi teknik direktörler yani futbolcu simsarları-komisyoncular-futbolcusundan avanta alan sözde adam gibi adamlar- hayal tacirleri sözün özü birçok teknik adam istemez..
Hele Ergiç gibi bir ismi KİM İSTER Kİ ..

Eğer Sportif Direktörümüz olsaydı, bir sezonda HH + Mutlu Topçu olmaz Ya Şenol Güneş olurdu yada tek bir hoca ile devam ediyor olurduk,
Eğer sportif direktörümüz olsaydı Şenol Güneş o kadar fazla konuşmak zorunda kalmazdı da gitmezdi de,
Eğer sportif direktörümüz olsaydı o muhteşem kadroyu komple kaybetmezdik,
Eğer sportif direktörümüz olsaydı 1 yılda 165 milyon tl’yi çöpe atıyor olmazdık,
Eğer sportif direktörümüz olsaydı şampiyonluğu paraya tahvil etmiş olur, şampiyonluğun getirisini de bir anda çar çur etmezdik,

Teknik Direktörü bile sportif direktörün bulması gerek Y.K’nun bu işle uğraşmasına ne gerek var..
Anlaşmak istediğiniz hoca geliyor kibar davranışlar, latif sözler, Bursasporluluk duygularımızı okşayacak edalar, alt yapı üst yapı taraftar sarmalı hoooop çizilen ufuk öyle mor ötesi ki, kaosta olduğu için soluyacak oksijeni zor bulan Başkan ve Y.K’u üyeleri başka boyuta geçmiş...AT HOCAM İMZAYI…Oldu da bitti maşallah..

Seçersiniz Sportif Direktörünü ve hocayla ikisini bir araya getirir dersiniz ki ey arkadaşlar senin yetkilerin bunlar seninki bunlar...Şu şu şu konularda bana gelip fikrimi almak zorundasınız..Bunlar haricinde sizleri görmek istemiyorum..
Kulübe gelmezsiniz, röportaj vermezsiniz, Basın ile işiniz olmaz, Özlüce'yi de futbolcular ve teknik kadroya terk edersiniz..Siz ve Y.K arkadaşlarınız kulübün bugünü yarını geleceği üzerine çalışır...

Bu kadar basit...

Sayın Başkan Ali Ay diyor ki acele etmeyeceğim..Siz bilirsiniz Başkanım mühür sizde..Vakti harcayan siz enerjiyi harcayan siz parayı harcayan siz...yarın öbürgün Allah Maazallah rüzgar ters döner de alelacele adım atmak zorunda kalırsan (ki böyle bir kaotik durum yaşandı malumumuz) baskı altında vereceğiniz kararlar, bulabileceğiniz adamlar doğru olmayabilir…

Geriye kaldı 11 maç…

Küme düşme korkusu ortadan kalktığı, Avrupa hayali de Kaf dağının arkasında kaldığına göre sıfır stres ortamında Mutlu Topçu’nun İCRAATLARINI görerek HOCAMIZ önümüzdeki sene kalmalı mı, yoksa gitmeli mi sorusuna yanıt bulmaya çalışacağız..

Sezon bitiyor Sayın Başkan bilet geliri ile kulübün bir yere gidemeyeceğini anladığını ifade ediyor..
FB maçı hasılat 500.000 ceza 200.000...
Kulüp gelişecek büyüyecek paralanacak...Yok böyle bir dünya hesap ortada..Arzu ederseniz, 200.000 ceza az gelmiş daha fazla yabancı madde atalım sahaya derseniz değerli seyirciler, karar sizin..atın atın durmayın..

Öte yandan finansal krizi stadyum vasıtasıyla atlatabilmek için bence yapılması gereken şuydu….
Gidersiniz Türkiye’nin en önemli reklam ajansına, portföyünde en büyük firmaları barındıran bir reklam ajansıyla antlaşma yaparsınız..Bursaspor’u anlatır kırmızı çizgilerinizi karakterinizi koyarsınız ortaya...
Bakın bakalım formanıza, stadınıza nasıl sponsor buluyorsunuz..Stadın isim hakkını değil kendisini bile satarsınız..Haaaa biraz komisyon verirsiniz o kadar…O da olacak tabii ki…Elde dosya kapı kapı dolaşmaktan iyidir..

Ben komisyon vermem, Bursaspor’un 1 kuruşunu yedirmem derseniz düşük profil alçak uçuş sezonuyla yetinmek durumunda kalırsınız..
3.25 tl den sabitlenip üstelik bir de feragatname de imzalanan yayın geliri ile ve ödenen bir alay ceza ile sportif başarı olmadan uzun süre gidilemez..