Hava Durumu

Transfer kördüğümü !

Yazının Giriş Tarihi: 01.07.2016 20:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.07.2016 20:22

Futbolcunun biri bir takımdan öbürüne gidiyor ortalık karışıyor kaotik bir hal alıyor..Kimsenin de suçu yok haaaa..Çocuğun kendisi (çocuk mu desek adam mı bilemedim) dedikleri çelişkili yaptıkları çelişkili vs vs vs vs..

Giderken iz bırakarak, laf olsun diye helalleşerek değil her kelimesi-sözcüğü-vücut diliyle terk ettiğin camiaya müteşekkir kalarak gitmeli bir sporcu..

Haydi diyelim ki bu saydığım insani değerler yansıtılamıyor kişinin sığlığından ya da şartlar gereği; o zaman da bir iş adamı gibi kar-zarar hesabı yaparak, diplomatik sıcak söylemler bırakarak git bari geri gelme ihtimalini dikkate alarak..

Zaman içerisinde de gol sevinçlerinde, röportajlarında itidalli olmalı bir sporcu; sporun ana temasının gereği olarak ve en azından tepki görmemek saygı duyulmak için…

Keser döner sap döner hesap bir gün döner kelamını duymadıysan yada BEN egosunun yüksekliğinden bulutların üzerinde uçarken ayakların yere basmadığı için tükürdüğünü yalamak aklına bile gelmiyorsa da mutlaka ÜNLÜLER ÇÖPLÜĞÜNDEKİ  numuneler gözünün önünde canlanıyor olabilmeli…

Futbolcu tayfası; tv programlarında ve basındaki makalelerde hep Avrupa’da seyircilerin ne kadar olgun ve küme düşen takımlarını bile nasıl alkışladıklarını anlatır..

Satırı hep tek taraflı kullanır, kendilerine hiç döndürmezler…

Mesela;

Transfer olup giderken kendini oraya taşıyan eski takımı ve taraftarlarına vefa vs gibi temel insani duygularını yansıtmak yerine gittiği takımın baş döndürücü atmosferine gider ayak çarpılmanın sığlığından bahsetmez, 

Transfer yaparken ve prim alırken (kontrat maddelerinin işlerliğini sağlamak) profesyonel ancak karşılığını verme konusunda aynı profesyonellikte olup olmadığını sorgulamazlar..Yani haklarının peşinde koşarken sorumluluklar bahsini kimse açmaz,

Rakiplerinden daha iyi olma kendini sürekli olarak geliştirme konusunda hiçbir çaba göstermemenin vicdani rahatsızlığını hissetmezler,

Giydikleri formadaki sırt numarasının, bağlılığı ifade etmekte yeterli olduğunu düşünürler,

Eski takımlarına gol attıklarında falan abartılı sevinç çığlıklarına baktıkça büyüdükçe küçüldüklerini görürsün…Bunu da hırslarını dengeleyememekle açıklarlar akılları yanı sıra oysa ki bilmezler ki konunun o anın, yada o maçın gerektirdiği hırsla bir alakası yok..

Kitap okurlar mı, soru işareti

Kendilerini geliştirmek, kültürel etkileşim, entelektüel birikim anlamında çabaları yeterli de biz mi fark etmiyoruz !!!

Milli takım formasını giymenin bedeli para ise, 500.000 euro gibi makul düzeyin çok üstünde dağıtılan prime tek bir Allah’ın kulu bu kadar para çok fazla demiyorsa yada şehit aileleri vakfı gibi hayır kurumlarına kısmi bağışta bulunmak kimsenin aklına gelmiyorsa büyük bir sıkıntı var demektir…

Dünyanın neresinde var "Babam hala çalışıyor" diye demeç verebilen futbolcular yada annemi ağlatmasalardı iyi olurdu diyenler…

Şiddet ve küfür benim lugatımda yok tasvip etmem mümkün değil..

Ama eleştiri, yuhalamak son derece doğal tepkilerdir..

Çoğu düşünmez ki, çocukluk ve gençliklerini geçirdikleri varoşlardan bir anda şehrin değil hatta ülkenin en lüks mahallelerine geçmenin, bindikleri arabaların kazandıkları hesapsız paraların MALİYETİDİR- BEDELİDİR  o tepkiler….

Bilmezler ki; O lükse iş adamı olarak ulaşmanın maliyeti o kadar yüksektir ki aynı sosyal ve ekonomik statüde olan diğer insanlar kim bilir hangi maliyetlere katlanmaktadırlar…

Serdar Aziz de pek farklı olmadı aslında..

Transferine giden süreç benim gözlerimin önünde..

Transfer olduğunda da Sayın Dursun Özbek’le basının karşısına geçip tek kelime laf etmedi Bursaspor geçmişiyle ilgili olarak..Sanki doğuştan Galatasaraylıymış, sonunda muradına ermiş, onca yıl sanki hiç yaşanmamış gibi..

Sanal dünyada yazdığı üç beş satır var o kadar..

Bize kaç para kazandırdığı umurumda bile değil, nasıl gittiği ve bizim ona ne kadar para kazandırdığımız önemli…

Bunları görünce birçok futbolcu kardeşimizin ve mesela Sedat 3 ağabeyimizin değer  gözümde kat be kat artıyor…

Birçok profesyonel TOPÇUNUN seyrettiğini bile zannetmediğim EURO 2016 yı zevkle izliyorum…

Avrupa’ya BREXIT ile blöf yapayım derken kendi kendini  Avrupa Birliğinin dışarı atan İngiltere’yi hayretle takip ederken Euro 2016 dışına İzlanda tarafından itilip FREXIT olmalarına çok güldüm...

Maç öncesi basın toplantısında İzlanda’yı hiç izlemedim diyen Hodgson, izledikten sonra şutlandı..

Harika takımlar, harika hocalar, harika hakemlere tanıklık ediyoruz..

Ayrı bir bahiste açacağım düşüncelerimi...

Muhtelif kanallarda yorumcuları takip ediyorum, ne yapmalıyız neden biz oralarda değiliz tartışmalarını yaparken herkes doğal olarak bir reçete yazıyor..

Almanya’nın Avrupa Şampiyonu olurlarsa 300.000 Euro prim vereceği bir ortamda katılma primini 500.000 euro olarak açıklayan bir TFF var..

Milli takım teknik direktörünün yardımcısı bile belli değil, belki de yok..

Taraftarıyla kavgalı tek takım Türkiye…

Yılda 1 Milyon Euro dan az para olan futbolcu neredeyse yokken neyi konuşacağız…

Başarıyı mı !!!!

Başarı için acı çekmek gerek, fedakarlık yapmak gerek, parayı birincil sıradan alıp arkalara atmamız lazım, taaaaa alt yapıdan başlayıp üste kadar çıkmak bu sektörden bu kadar para kazanan varken hiç kimsenin mamasına uzanılmasını hazmedeyeceği bir ortamda kolay kolay mümkün değil…

Fransa Bisiklet Turu da yarın (2 Temmuz) 188 km’lik Utah Beach etabıyla başlıyor 24 Temmuz’a kadar tam bir şölen var hele dağlık Pirene ve Alp etaplarında..9.Etap'ı sakın kaçırmayın tavsiyemdir..

Kırkpınar Yağlı Güreşlerini de büyük bir keyifle izleyeceğim..

Tabii ki Wımbledon Tenis Turnuvası ve arkasından gelecek Rio Olimpiyatlarını..

Bu yaz kimselere randevu vermiyorum..

Spor izlemenin tadını çıkaracağım..

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.