2016-2017 sezonunu bir daha hatırlamak istemeyeceğimiz kadar kabuslarla dolu bir şekilde geride bıraktık. O kadar kötü bir sezondu ki sadece iki kelime ile bile özetlenebilir; “Kötü Futbol”. Sezon başında başta Harun, Batalla ve Jorquera olmak üzere bazı oyuncuların bireysel çabalarıyla toplanan ekstra puanların sayesinde ligin ikinci yarısındaki kötü performansa rağmen ligde kalabildik. Allah içten dua edenlere doğru insanı gönderir ya, bize de son maçta Mustafa Er’i gönderdi ki ölü takımı tabiri caizse morgdan çıkarıp dirilterek ligde kalmayı başardı. Meşhur video izletildikten sonraki motive edici konuşması ve yerinde oyuncu değişikliklerine bakıldığında evet başarı büyük oranda Mustafa Er’indir. Çünkü Hamza Hamzaoğlu’nun, Mutlu Topçu’nun ve Adnan Örnek’in Bursaspor’u küme düşmüştür ve düşmeyi hak etmiştir. Mustafa Er’in haricinde takıma inancı kalmasa bile Trabzon’a giden 90 dakika boyunca hiç susmayan maç bitiminde de çok yerinde bir tepki koyan binlerce renktaşımız da bu başarının sahibidir.
Şimdi yüzbinlerce Bursaspor’lunun aklında şu soru var; Şimdi ne olacak? Gelecek sezon yönetim devam edecek mi? Biz benzer senaryoyu 2002-2003 sezonunda yaşadık. Son oynadığımız Gençlerbirliği maçında tıklım tıklım tribünler önünde ligde kaldığımızda çok rahatlamıştık. Sonrasında Fikret Üstenci, Erdoğan Bilenser’den başkanlığı devralıp teknik direktörlüğe de Hagi’yi getirerek şehirde müthiş bir hava yaratmıştı. Takım komple değişmişti ve Hagi’nin getirdiği Rumen oyunculardan büyük beklenti vardı. Konfederasyon kupasında milli takımda çok iyi performans gösteren Okan Yılmaz’ın takımda kalmaya karar vermesi de çok iyi bir etki yaratmıştı. Sezon öncesi kampı umut vermiş ve ilk maçlardaki iyi futbol umutları iyice arttırmıştı.
Sonrasında alınan kötü sonuçlarla bu hava söndü ve Hagi’yle yollar ayrılarak Ümit Kayıhan göreve getirildi ki Mutlu Topçu hamlesi kadar saçma bir karardı. Daha sonra ise bizi kurtarsın diye yine rahmetli Nejat Biyediç’ten yardım istendi. Ancak alınan seri galibiyetlere rağmen türlü oyunların da etkisiyle küme düştük.
Bugüne gelecek olursak, acaba yukarıdaki örnekte olduğu gibi mevcut yönetimin kongre kararı alması ve yeni sezona yepyeni ama belirsizliklerle dolu bir Bursaspor’la mı başlamak gerekir? Yoksa bu yönetime ya da Ali Ay başkanlığında yeni bir yönetim kuruluna bir şans daha verip ikinci şanslarını iyi değerlendirmelerini beklemek mi? Ne kadar düşünsem de işin içinden çıkamıyorum. Değneğin hangi ucu bizi yaralar hangi ucunu rakiplere batırırız bir türlü karar veremiyorum. Koskoca Bursaspor camiasının bu kadar çaresiz kalması da bir ayıbımız olarak bir köşede dursun. Bunlardan da dersler çıkaracağız elbet.