Kimliğimi kaybettim, hükümsüzdür!

Etkenlerin en büyüğünden başlarsak önce iğneyi kendimize batırmak lazım. Kadro yapısının yetersizliği tüm sezon boyunca bizi mahveden en önemli etken. Çoğu maçta sadece iki oyuncu değişiklik hakkını kullanmamız ve tüm hakları kullandığımızda da son iki oyuncu değişikliğini son dakikalarda vakit geçirmeye yönelik olarak kullanmamız bunun en önemli belirtisi. Yani çoğu maçta Şenol Hoca’nın oyuna müdahalesi sadece bir oyuncu değişikliği ile oldu.

 

Hal böyleyken takım kupa ve ligi bile aynı anda götüremedi. Galiba Avrupa Ligi’inden erken ayrılmak bu sene yararımıza oldu. Şenol Hoca takımın bu tempoyu kaldıracağını düşünerek rotasyon yapmadı. Bir hafta önce Mersin’e karşı uzatmalarla birlikte 85 dakika 10 kişi mücadele veren takım hafta içi de gergin bir kupa maçı geçirince dün akşam "ben yorgunum" diye bas bas bağırıyordu. Nitekim Bakambu da ağrılarım var diyerek oynamayı reddedince zaten yorgun olan takım bir de kanatsız kaldı. Bırakın uçmayı yürüyecek hali bile yoktu. Hiç kimse topu alan arkadaşına yardıma gitmiyor, topu alan yalnız kalıp topu kaybediyordu. Bu şartlar altındaki 1 puan kazanılmış bir 1 puandır.

 

Diğer etkenlere gelecek olursak malumunuz hakemlerin her hafta "bir penaltı ve kırmızı kart" kampanyasını söylemeden olmaz. Zaten kısıtlı kadro yapısına cezalar eklenince direncimiz düştü. Bu haksızlıklardan dolayı futbolcuların da motivasyonu oldukça düştü.

 

Üst sıralar hedefi ile başladığımız zaman zaman ilk iki olarak dillendirdiğimiz hedefimiz tüm bu etkenlerden dolayı artık bir şekilde Avrupa Ligi’ne kalıp cezamızı bu yıl çekmek olacak. Burada en çok yoğunlaşılması gereken tabi ki Türkiye Kupası’dır. Bu sezona bir kupa çok yakışır. Ancak Şenol Hoca takımın kaybolan kimliği için yeni kimlik başvurusunu acilen yapmalı ki yeni kimlik ilk resmi maça yetişebilsin.

 

Saygılarımla,