Zirve yarışında çok önemli bir mücadeleye çıktık pazartesi gecesi. Kazansak puanımızı 17’ye yükseltip rakiplerimizin bir nefes kadar uzağında olacaktık. Çok da iyi başlamıştık aslında maça, içeride güzel oynayıp karşılığını alamadığımız Beşiktaş ve Galatasaray maçlarının aksine golü erkenden bulduk. Terlemeden kazanılan skor avantajıyla topu rakibe verip kendi alanımıza çekilmemizi maç içinde eleştirmedim desem yalan olur. Gerek kadromuzdaki futbolcuların futbol karakterleri gerekse fiziksel özellikleri sebebiyle bu taktikte uzun süreli başarılı olunmayacağını düşüyordum her zaman ki gibi. Fakat dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe’nin tehlikeli pozisyonlara giremediğini, topa sahip olmalarının onları sadece yorduğunu görünce haksız çıktığıma sevindim doğrusu. İlk yarının bitimiyle ikinci yarı daha farklı bir Bursaspor çıktı sahaya bu kez topu ayağında tutmak isteyen bir anlayış hakimdi takımda. Özellikle ikinci yarının hemen başında Bakambu Volkan’ın ikramını geri çevirmese güle oynaya maçı tamamlayacaktık. Ama olmadı geçen senenin şampiyonunu elimizden kaçırdık resmen. Bizim ataklarımızda direkten dönen, çizgiden çıkarılan topun canı orta açılırken gol olmak istedi herhalde bunu başka bir şekilde açıklayamıyorum çünkü. Maçın sonunda üzüldük mü evet oldukça üzüldük ama sevinmemiz gereken birçok şey de var aslında. Örneğin uzun zaman sonra ilk defa son 10-15 dakikayı çok güzel oynadık, iyi bir takıma karşı neredeyse hiç net pozisyon vermedik ayrıca son 6 resmi maçta yenilgi yüzü görmediğimizi de hatırlatmak isterim.. Hep eleştirdiğimiz kulübe katkısı dün herkesin malumudur zaten. O yüzden kimse yenemedik, ligde geri kaldık falan diye umutsuzluğa kapılmasın. Bu takım çok iyi yolda sadece biraz sabra bolca da desteğimize ihtiyacı var hepsi bu..