Altınordu’ya son dakikada, Giresun’a ise 2 dakikada yenildik..
Her maçta gol atıyor olmamıza rağmen kalemizi kapatamıyoruz ancak Giresun maçında oynayan oynamayan futbolcu ve teknik kadrodaki herkese teşekkür etmeliyiz..
Tüm Bursaspor taraftarları gibi ben de artık Özer Hurmacı’nın sazı eline almasını bekliyorum.. Hatırladığım kadarıyla Bursaspor’a karşı oynadığı her takımda bize kök söktüren, sonucu etkileyen isim olan Özer; bizde maalesef beklediğimiz ve ihtiyacımız olan yerde değil...Gençlerin gençleriyle mücadele eden bir kadroda bile fark yaratamıyorsan denecek başka bir şey yok..Trabzonspor’lu Lemi’nin yeğenisin ailenin harcında var hırs ve futbol eyvallah dost acı söyler ama gerçeği konuşur...Hırçınlığını konuşturduğunda inişe geçiyorsun, Astekbet kayıt ol inat edip klasını konuştursan gönlümüze taht kuracaksın...Seçim senin güzel kardeşim.
Üstelik Burak Altıparmak gibi bir numune de yanında duruyor..
Altınordu mağlubiyetinin demoralizasyonuna ilaveten sakat ve covid’li birçok oyuncudan mahrum iken ve üstüne üstlük de hafta içinde yaşanan can sıkıcı olay sebebiyle konsantrasyon da dağılmış halde çıkılan maçta 3.dakikada zorunlu oyuncu değişikliği, 14.dakikada 2-0 olan maçı 2-1’de tutup Şampiyonluğun en büyük favorilerinden birini tir tir titrettik..Haftayı puansız geçiyor olsak da çok fazla mutsuz olduğumu söyleyemem..
Mustafa Er hoca muhteşem bir iş başardı.
Korkmuş olsaydı Giresun’a yüklenemez ve hezimetle dönerdik..Demek ki; ekip olarak çocuklarını iyi tanıyorlar, güveniyorlar ve direktiflerinin sonuçlarını da alabiliyorlar..
Ataberk’in topu oyuna sokma konusunda kendisini acele geliştirmesi lazım…
Haftalardır yazıyorum eminim ki hocaları da konu üzerinde çalışıyorlardır ama alt yapıda onca yıl geçirip A takım kalesini alan 21 yaşında birisinin halâ topu elle ya da ayakla oyuna sokmak konusunda zafiyet göstermesi olur şey değil…Şu ana kadar görev alan tüm hocalarının kendilerini sorgulaması lazım biz bu meseleyi nasıl es geçtik diye.
Pandemi dolayısıyla evlere kapanmışken sürekli kitap okuyorum..
Zaten okuyan bir insandım ama şimdi artık zaman durmuş durumda ve lüzumsuz insanlara, işlere vakit harcama gibi mecburiyetler de ortadan kalkınca aradığım ortam kendiliğinden oluştu...
Yükselen değer Alman Hocalarının; Klopp, Tuchel, Hans Dieter Flick gibi isimlerin mazilerini inceledim (Türkiye’de ise Serkan Özbalta’yı takip ediyorum)…Yabancı basında kendileriyle yapılan söyleşileri okudum ve Alman kulüplerinin alt yapılarını, kadrolaşmalarını, meseleyi nasıl ele aldıklarını, bakış açıları – mentalitelerini falan zaman zaman okuyorum sindirerek..
Bu arada denk geldim Leipzig ve Levent Tüzmen ilişkisine..
TRT Spor’da Levent Hoca ile çok güzel bir söyleşi yapılmış lütfen okuyunuz..
Leipzig-Salzburg ilişkisi de çok ilginç bir plato..
Levent Hoca’nın söylediklerini okuyunca adına alt yapı denilen onların üzerinde çalıştığı şeyin, bizim üzerinde çalıştığımız şey ile aynı olmadığını anlamak ve alt yapıya nasıl bakmak, nasıl ele almak, alt ve üst ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği konusunu anlayabiliyorsunuz..
Mevcut koşullar nedeniyle kulüplerin mecburiyetten alt yapıya, istikbal vaad eden gençlere, ucuz tercihlere yönelmeye çalıştığı günümüzde koronavirüs sebebiyle oluşan ve tetiklenen kriz; yetiştirdiği gençleri rekabetçi bir ortamda yüksek bütçeli ve alternatif kadrolu yaşça olgunlaşmış, tecrübeli kadrolara karşı test etme imkanı bulan Bursaspor’umuz için bulunmaz bir fırsat bir anlamda...
Doğal laboratuar ortamında gerçek koşullarda test yapıyoruz..
Testi zora sokacak seyirci gibi dış şartlar da mevcut değil, deplasman şartları da sıfırlanmış durumda.
Bize her yer Bursa..
Tesislerimiz var...Tecrübemiz had safhada..
Bıçak kemiğe dayanmış durumda başka çaremiz yok...Kulüp ve futbolcular arasında karşılıklı çakışan çıkarlar mevcut..Evet bizim tek çıkış yolumuz alt yapıdan gençleri oynatmak ama bir zamanlar yedek kulübesine bile oturabilmenin mümkün olmadığı A takımda direkt oynayabilme imkanı da onlar için bulunmaz fırsat..
Ne kulübün haklarının gasp ettirildiği, ne teknik kadronun emeğinin hor görüldüğü, nede ailelerinin biricik kuzuları olan Bursaspor’umuzu sırtlayan bu filizleri bu genç yaşta sırf kendi çıkarımız için biçmenin yaşanmadığı, onlara köle gibi muamele edilmediği bir sistemin oturtulduğu Bursaspor bize hayal bile edemeyeceğimiz güzellikler yaşatır..
Hakan ve Adil Cenkçiler sorumlu görevlerde, Mustafa Er ve Fazlı Tan gibi Bursaspor’lular beraberinde çalıştıkları Bursa’lı ekiple dümendeler..
Doğru zamanda, doğru mekanda, doğru fırsat..
Eğer alt yapımızı şartlar dahilinde olması gereken şekilde yapılandırıp sabredersek devamlılık sağlayacak vizyonlu yönetimlerle nerelere gelebileceğimizi tahmin bile edemeyiz..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Pandemik fırsat!
Murat Tamzok'un gündemi değerlendirdiği köşe yazısı.
Öncelikle Covid’den muzdarip olanlara acil şifalar diliyorum..
Altınordu’ya son dakikada, Giresun’a ise 2 dakikada yenildik..
Her maçta gol atıyor olmamıza rağmen kalemizi kapatamıyoruz ancak Giresun maçında oynayan oynamayan futbolcu ve teknik kadrodaki herkese teşekkür etmeliyiz..
Tüm Bursaspor taraftarları gibi ben de artık Özer Hurmacı’nın sazı eline almasını bekliyorum.. Hatırladığım kadarıyla Bursaspor’a karşı oynadığı her takımda bize kök söktüren, sonucu etkileyen isim olan Özer; bizde maalesef beklediğimiz ve ihtiyacımız olan yerde değil...Gençlerin gençleriyle mücadele eden bir kadroda bile fark yaratamıyorsan denecek başka bir şey yok..Trabzonspor’lu Lemi’nin yeğenisin ailenin harcında var hırs ve futbol eyvallah dost acı söyler ama gerçeği konuşur...Hırçınlığını konuşturduğunda inişe geçiyorsun, Astekbet kayıt ol inat edip klasını konuştursan gönlümüze taht kuracaksın...Seçim senin güzel kardeşim.
Üstelik Burak Altıparmak gibi bir numune de yanında duruyor..
Altınordu mağlubiyetinin demoralizasyonuna ilaveten sakat ve covid’li birçok oyuncudan mahrum iken ve üstüne üstlük de hafta içinde yaşanan can sıkıcı olay sebebiyle konsantrasyon da dağılmış halde çıkılan maçta 3.dakikada zorunlu oyuncu değişikliği, 14.dakikada 2-0 olan maçı 2-1’de tutup Şampiyonluğun en büyük favorilerinden birini tir tir titrettik..Haftayı puansız geçiyor olsak da çok fazla mutsuz olduğumu söyleyemem..
Mustafa Er hoca muhteşem bir iş başardı.
Korkmuş olsaydı Giresun’a yüklenemez ve hezimetle dönerdik..Demek ki; ekip olarak çocuklarını iyi tanıyorlar, güveniyorlar ve direktiflerinin sonuçlarını da alabiliyorlar..
Ataberk’in topu oyuna sokma konusunda kendisini acele geliştirmesi lazım…
Haftalardır yazıyorum eminim ki hocaları da konu üzerinde çalışıyorlardır ama alt yapıda onca yıl geçirip A takım kalesini alan 21 yaşında birisinin halâ topu elle ya da ayakla oyuna sokmak konusunda zafiyet göstermesi olur şey değil…Şu ana kadar görev alan tüm hocalarının kendilerini sorgulaması lazım biz bu meseleyi nasıl es geçtik diye.
Pandemi dolayısıyla evlere kapanmışken sürekli kitap okuyorum..
Zaten okuyan bir insandım ama şimdi artık zaman durmuş durumda ve lüzumsuz insanlara, işlere vakit harcama gibi mecburiyetler de ortadan kalkınca aradığım ortam kendiliğinden oluştu...
Yükselen değer Alman Hocalarının; Klopp, Tuchel, Hans Dieter Flick gibi isimlerin mazilerini inceledim (Türkiye’de ise Serkan Özbalta’yı takip ediyorum)…Yabancı basında kendileriyle yapılan söyleşileri okudum ve Alman kulüplerinin alt yapılarını, kadrolaşmalarını, meseleyi nasıl ele aldıklarını, bakış açıları – mentalitelerini falan zaman zaman okuyorum sindirerek..
Bu arada denk geldim Leipzig ve Levent Tüzmen ilişkisine..
TRT Spor’da Levent Hoca ile çok güzel bir söyleşi yapılmış lütfen okuyunuz..
Leipzig-Salzburg ilişkisi de çok ilginç bir plato..
Levent Hoca’nın söylediklerini okuyunca adına alt yapı denilen onların üzerinde çalıştığı şeyin, bizim üzerinde çalıştığımız şey ile aynı olmadığını anlamak ve alt yapıya nasıl bakmak, nasıl ele almak, alt ve üst ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği konusunu anlayabiliyorsunuz..
Mevcut koşullar nedeniyle kulüplerin mecburiyetten alt yapıya, istikbal vaad eden gençlere, ucuz tercihlere yönelmeye çalıştığı günümüzde koronavirüs sebebiyle oluşan ve tetiklenen kriz; yetiştirdiği gençleri rekabetçi bir ortamda yüksek bütçeli ve alternatif kadrolu yaşça olgunlaşmış, tecrübeli kadrolara karşı test etme imkanı bulan Bursaspor’umuz için bulunmaz bir fırsat bir anlamda...
Doğal laboratuar ortamında gerçek koşullarda test yapıyoruz..
Testi zora sokacak seyirci gibi dış şartlar da mevcut değil, deplasman şartları da sıfırlanmış durumda.
Bize her yer Bursa..
Tesislerimiz var...Tecrübemiz had safhada..
Bıçak kemiğe dayanmış durumda başka çaremiz yok...Kulüp ve futbolcular arasında karşılıklı çakışan çıkarlar mevcut..Evet bizim tek çıkış yolumuz alt yapıdan gençleri oynatmak ama bir zamanlar yedek kulübesine bile oturabilmenin mümkün olmadığı A takımda direkt oynayabilme imkanı da onlar için bulunmaz fırsat..
Ne kulübün haklarının gasp ettirildiği, ne teknik kadronun emeğinin hor görüldüğü, nede ailelerinin biricik kuzuları olan Bursaspor’umuzu sırtlayan bu filizleri bu genç yaşta sırf kendi çıkarımız için biçmenin yaşanmadığı, onlara köle gibi muamele edilmediği bir sistemin oturtulduğu Bursaspor bize hayal bile edemeyeceğimiz güzellikler yaşatır..
Hakan ve Adil Cenkçiler sorumlu görevlerde, Mustafa Er ve Fazlı Tan gibi Bursaspor’lular beraberinde çalıştıkları Bursa’lı ekiple dümendeler..
Doğru zamanda, doğru mekanda, doğru fırsat..
Eğer alt yapımızı şartlar dahilinde olması gereken şekilde yapılandırıp sabredersek devamlılık sağlayacak vizyonlu yönetimlerle nerelere gelebileceğimizi tahmin bile edemeyiz..
En Çok Okunan Haberler